
Sabahın erken saatlerinde parkta yakaladığım bu iki kare, küçük bir akasya kuşunun anlık hallerini ölümsüzleştiriyor. Fotoğrafların çekim tarihi olan 5 Nisan 2017, serçenin baharın taze havasını soluduğu bir zamanı işaret ediyor. İlk fotoğraf, serçenin yavaşça yürüyüşünü sergilerken, ikincisi ise onun arkasını dönüp yeni bir maceraya doğru ilerlediği anı yakalıyor.
Bu fotoğrafları çekerken kullandığım Panasonic DMC-TZ30 fotoğraf makinesi, 77.4 mm odak uzaklığı, f/6.2 diyafram açıklığı, 1/200 saniye enstantane ve ISO 100 ayarlarıyla mükemmel bir netlik sağladı. Flaşsız çekim, doğal ışığın serçenin tüylerindeki detayları ve zemindeki dokuları nasıl vurguladığını gösteriyor.
İlk karede serçenin dikkatli duruşu, etrafını keşfederken gösterdiği merakın ve tetikte olma halinin bir yansıması. Arka planda beliren yumuşak gölgeler, serçenin yalnızlığını ve özgürlüğünü vurguluyor. İkinci karede ise serçe, arkasını dönmüş ve adımlarını atmış durumda. Bu açı, serçenin cesaretini ve kararlılığını ortaya koyuyor. Yerdeki taşların geometrik desenleri, serçenin hareketinin estetiğini tamamlıyor.
Bu iki kareyle kısa bir an bile olsa bir akasyanın hayatından küçük bir kesit görüntülediğim için şanslı olmalıyım. Her iki fotoğraf da bize serçenin yaşamından kısa bir kesit sunuyor; hem bireysel hallerini hem de çevresiyle olan ilişkisini anlatıyor. Fotoğraf çekmeyi sevmemin sebeplerinden biri de doğanın bu küçük mucizelerini yakalayıp harika ölümsüz anlar yakalama şansı bulmama yardım etmesidir.
